25 Ağustos 2009 Salı

yaşam enerjisi

uzak doğu kültüründe enerji çok önemlidir ve iki ana başlıkta incelenir: evrensel yaşam enerjisi ve bedensel yaşam enerjisi

birincisini Rei-ki olarak, ikincisini de Tai-chi olarak (kısmen, gerçeği bilinenden çok daha derindir) biliyoruz. burada bahsi geçen chi veya ki aslında bu yaşam ya da varoluş enerjisi anlamına geliyor. enerji seviyesi yaşamla aramızdaki ilişkinin gücünü belirliyor.

gerçekten yaşam tamamen bir enerji alış verişidir. yaptığımız her şey için enerji harcar ve her şeyden enerji alırız. bunun pozitif ya da negatif etkisi aslında alış - veriş sonucunda ortaya çıkar.

mesela yemek yerken harcadığımız basit fiziksel enerjinin yanı sıra sevmediğimiz bir yemeği yemek için ayrıca enerji harcarız. ancak aldığımız besin ne kadar çöp olursa olsun mutlaka bir miktar enerji verir bize. sevdiğimiz bir yemek yerken, ya da sevdiğimiz bir işle uğraşırken durum daha da güzel. hem fiziksel hem zihinsel hem de duygusal yollardan aldığımız enerji bize kendimizi çok daha iyi hissettirir.

aslında yaşam içinde dokunduğumuz herşey ve herkesle fiziksel, zihinsel veya duygusal bir enerji alışverişi içine gireriz. kimi şeylerden keyif alır, kiminde dinlenir (sarfiyatı azaltır), kiminde canımız sıkılır vb.

sorun; yaşadığımız hayatta etrafımızdaki kişi, nesne veya olaylar, acaba bize harcadığımız enerji kadar enerji veriyor mu?

örneğin; çalıştığımız işte ya da ilişkilerimizde harcadığımız enerjinin karşılığında ihtiyaç duduğumuz başarı, takdir, sevgi, saygı, tatmin vb. şeyleri yeterince göremiyorsak zaman içinde aldığımız enerji azalmaya başlar. sorunlar kronikleştikçe git gide negatife geçmeye ve sermayeden yemeye başlarız.

peki nedir bu sermaye? doğduğumuz gün bize verilen o küçük yaşam enerjisi ilk çığlıkla başlar, annemiz ve ailemizin sevgi ve şevkati ile büyür ve bizi hayata hazırlar. eğer şanslı isek iyi bir eğitim, güzel bir gençlik, uygun bir iş hayatı ve uygun bir eş ile devam eder.

sanırım en büyük enerji aslında sevgidir. sevginin gerçekliği ve gücü, sürekliliği ile birleşince asıl ihtiyaç duyduğumuz sermaye de ortaya çıkmış olur.

bugün eğer evimizde mutlu değilsek bilin ki bu sermayeden yiyiyoruz. aynı şekilde bugün eğer işimizde, dostluklarımızda, yaptığımız diğer işlerde kendimizi yorgun, bitkin ve isteksiz hissediyorsak, bir yerlerde harcadığımız enerjinin karşılığını alamıyoruz demektir.

erken yaşlanmak ve ölmek de işte böyle bir şey.

eğer şanslı isek hayata Yaratanın ve ailemizin bize verdiği sermaye ile başlayıp bunu arttırarak ilerilyoruz ve gerçekten zengin bir hayat yaşıyoruz. ama şans hayatın her anında yanımızda olmayabiliyor.

önemli bir husus da, sermaye bize geçici olarak veriliyor. vadesi var. ve sermayedar koyduğunun hakkını vermemizi istiyor. bu ümit ve amaçla bu krediyi bize veriyor. har vurup harman savuramız için değil.

en büyük enerji kaynağı sevgi ise eğer bizi tüketen en büyük enerji israfı da kızgınlık, öfke, nefret, kin ve benzeri duygularda.

buraya kadar aslında sadece bedensel yaşam enerjisinden bahsettik sayılır. evrensel yaşam ya da varoluş enerjisi ile bedensel yaşam enerjisi arasındaki etkileşimi de bir çok düşünce, felsefe, inanış ya da bilim açıklamaya çalışıyor. Ama sanırım evren ve diğer varlıklar bizdeki enerjiyi görüyor ve inanın pek az kimse düşük enerjili kimselere yakın durmak ister. enerji bir kere düştümü, yüksek enerjili evren ve diğer varlıklar uzaklaşmaya başlar ve geriye sadece evrenin düşük enerjisi ve varlıkları kalır. bir de bakmışız, biz de bu düşük enerjili evrenin varlıklarından biri olmuşuz.

ben artık enerjimi sadece sevdiklerim için harcamaya ve sevdiğim şeyleri yaşayarak bunu yerine koymaya karar verdim. eşim, ailem, dostlarım, hobilerim işte hep bu yüzden.

diğer yerlerde benden gasp edilen enerjimi yerine koyabilmem için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder